Bahar ayları geldi ve içimiz tıpkı Muğla sokaklarındaki pembe çiçekler gibi çiçek açtı.
Muğla; havalar ısındığında insanın en çok tercih ettiği, en çok merak ettiği, huzur bulduğu yer diyebiliriz. Eşsiz manzarası, doğal güzellikleri, muhteşem havası ve insanlarıyla sizin içinizde çiçek açtıracak güzellikte bir yerdir Muğla.
Tıpkı Yakup Kadri Karaosmanoğlu’nun da dediği gibi Muğla güzellikleriyle kendine hayran bırakan bir yer. Tabi bu kadar Muğla’yı övmüşken size Muğla’dan gezebileceğiniz 4 destinasyon bırakıyoruz. Evlerinde sıkılan, gezecek yeni rotalar arayanlara önerilerimiz çok iyi gelecek!
İLK DURAĞIMIZ BODRUM
Bir başka güneş, bir başka deniz,
Bir başka gökyüzü, bir başka rüzgar.
Başka ağaçlar, başka otlar, başka çiçekler,
Ve her şeyden önemlisi başka insanlar.
Cevdet Şakir Kabaağaçlı
Cevdet Şakir ne güzel anlatmış Bodrum’u. Bodrum’un güneşi, rüzgarı, insanları her şeyi başkadır. Bu güzel şehrimiz için ziyaret etmenizi önerdiğimiz birbirinden güzel destinasyonlar...
Sualtı Arkeoloji Enstitüsü
Sualtı Arkeoloji Enstitüsü gerçekten etkileyici bir yer. Gelidonya batığı kazısıyla dünyanın ilk bilimsel sualtı kazısını gerçekleştirdikleri için gurur duyuyoruz. Enstitüde, batıklardan çıkarılan eserlerin restore edilmesi ve sergilenmesi için büyük bir emek harcanmış ve ortaya harika eserler çıkmıştır. Eğer arkeoloji ve sualtı arkeolojisine meraklıysanız, enstitüye mutlaka uğramanızı öneririz. Eminim ki sizi de büyüleyecektir.
Bodrum Kalesi ve Sualtı Arkeoloji Müzesi
Birçok medeniyetin izlerini barındıran kalenin kelimelerin gücünü aşan güzelliğini görmeli ve eşsizliğini hissetmelisiniz. Ayrıca Bodrum Kalesi birçok turist tarafından ziyaret edilen Sualtı Arkeoloji Müzesi’ne de ev sahipliği yapıyor. Müzede görülmeye değer en önemli sergilerden biri Uluburnu Batığı’dır. Batığın içerisinden çıkarılan yazılı eserin dünyanın en eski kitapçığı olduğu düşünülmektedir.
Bodrum denince akla gelen ilk isimlerden biri Zeki Müren’dir. Ölümünün üzerinden onca yıl geçmesine rağmen hala sesi ile kulaklarımızın pasını silen, mükemmel Türkçesi ile hepimizi kendine hayran bıraktıran güzide bir sanatçıdır. Zeki Müren bir Bodrum aşığı olmasıyla bilinir. Hayatının son 6 yılını Bodrum’da inzivaya çekilerek geçirmiştir. Ölümünün ardından Bodrum’daki evi, Kültür Bakanlığı tarafından müzeye çevrilmiştir. Bodrum gezi planınıza Zeki Müren Sanat Müzesi’ni de mutlaka eklemelisiniz. Zeki Müren’in insanı kendine hayran bıraktıran, geçmişe sürükleyen sesini yaşadığı evde dinleyebilirsiniz. Ne kadar etkileyici değil mi Zeki Müren eşliğinde onun evinde olmak?
İlk olarak Lelegleri tanıyalım. Lelegler Bodrum Yarımadası’nın ilk yerleşik halkıdır. Troya Savaşı’nda Truva kaybedildikten sonra Bodrum’a yolu düşen Lelegler rotalarını Bodrum’a çevirmiş ve buraya yerleşmişlerdir. Bodrum Yarımadası’na farklı bir gözden bakmak için Leleg Yolu’nu takip edebilirsiniz. Yol boyunca farklı bitki örtülerini görebilir, eşsiz manzara eşliğinde tepeleri aşabilir, yerleşim yeri kalıntılarına rastlayabilirsiniz. Yürümeyi ve doğayı hissetmek istiyorsanız burası tam size göre.
Bitez Plajı
Bitez Plajı, Bodrum’un en güzel plajlarından biridir. Neden mi bu plajı öneriyoruz, yazının devamında bunu anlayacaksınız! Bitez Plajı’nın en güzel özelliklerinden biri; plaj boyunca yer alan birbirinden güzel restoranlarıdır. Diğer bir güzel yönü ise; plajın köye yakın olmasıdır. Köye yakın olmasının şöyle bir ayrıcalığı vardır; hem yerel halkı görebilir hem de Bitez’de hafta sonu düzenlenen bit pazarına gidebilirsiniz. Bu pazarı gördüğünüzde fiyatlara şaşıracaksınız. Yanlış anlamayın pahalılığına değil, ucuzluğuna şaşıracaksınız. Turkuaz renkte denizi ve beyaz kumları ile ünlü olan bu plajı tatil rotanıza ekleyebilirsiniz. Buraya gittiğinize hiç pişman olmayacaksınız.
Bodrum’da gezilecek yerler anlat anlat bitmez ama Bodrum için önerilerimiz şimdilik bu kadar. Tarihi, plajı, insanları ve doğası ile büyüleyen Bodrum sizlere iyi gelecek. Burada gezdiğiniz yeni yerler, yeni aktiviteler hayatınız boyunca unutamayacağınız anılar yaratacak.
Muğla’nın güzide tatil adreslerinden biri olan Datça’nın güzelliklerini say say bitmez. Datça’nın güzelliğini sizlere tarif etmek çok zor. Datça’nın insanın ruhuna hiç duymadığımız melodiler fısıldayan bir yanı var. İnsana güzel hissettiriyor. Bu güzel şehrimiz için güzel önerilerimizi aşağıda sıraladık.
Kos ile Rodos Adaları arasında kurulmuş olan Knidos Karia Bölgesi’nin en önemli merkezlerinden biridir. Bu kent, lezzetli şaraplarıyla ünlenmiştir. Knidos Antik Kenti’nde gün batımı çok güzeldir. Antik kente gittiğinizde deniz fenerinin olduğu yerden gün batımını izlemenizi tavsiye ederiz. Knidos Antik Kenti’nin en güzel noktası Afrodit Tapınağı’dır. Knidos Antik Kenti’ni mutlaka ziyaret etmenizi öneririz. Tarihi dokusu ve doğası ile kente hayran kalacaksınız.
Palamutbükü
Datça bir yaz rüyasıdır. Birçok girilebilecek plajı ve koyu vardır. Tabi Datça’da buna koy değil bük diyoruz. Palamutbükü, şehrin bütün sesinden uzak, sessiz ve huzur dolu bir yerdir diyebiliriz. Buranın güzel denizine bayılacaksınız. O kadar seveceksiniz ki denizden çıkmak istemeyebilirsiniz. Hatta en yakın arkadaşınız balıklar olabilir!
Taş evleri, butik otelleri ve çiçek kokan sokakları ile Eski Datça’ya dikkat edin çünkü kente aşık olabilirsiniz. Eski Datça’nın gündüzü de gecesi de ayrı güzeldir. Gün içerisinde sakince doğanın sesini dinleyerek günü geçirirsiniz, gün batımından sonra ise kurulan tezgahlar, kalabalıklaşan insanlar ve kafelerden gelen müzik sesleri ile bambaşka bir yere dönüşür Eski Datça.
Yolunuz düştüğünde Can Yücel’in evinin olduğu sokaktan geçebilirsiniz. Evin içini gezemezsiniz zira ziyarete açık bir yer değil fakat meşhur şairle aynı sokaktan geçmek bile sizi edebi duygulara sürükleyebilir.
Datça İçin Bir Diğer Öneri ise Meşhur Lezzetleri
Datça’nın en meşhur ürünü bademdir. Halk bademi neredeyse her şeyde kullanmaktadır. Bademli tavuk, bademli levrek, bademli kabak ve fasulye. Bademli tavuğu öneririz mutlaka tadına bakın deriz. Diğer tadına bakmanız gereken lezzet ise karanfilli ekmeği. Karanfilli ekmeği kesinlikle denemelisiniz eşsiz bir lezzet. Bu ekmek yarı yarıya tam buğday unu ve beyaz unla yapılıyor. Yediğiniz sırada ağzınızda muhteşem bir tat bırakıyor. Datça’ya giderseniz mutlaka keçi sütünden dondurmayı da tatmanızı öneririz, farklı bir lezzet sunuyor.
ÜÇÜNCÜ DURAĞIMIZ FETHİYE
"Fethiye, sen ne kadar güzelsin!
Denizle dağları birbirine bağlayan
Bir şehirsin sen, sıcak bir sevgiyle,
Gönlümüzde yatmaya devam edeceksin."
Melih Cevdet Anday
Fethiye’den ayrıldığında bu dizeleri kaleme alan Melih Cevdet Anday’a hak veriyoruz. Bu şehir, kendine hayran bıraktırır. Dağları, taşları eşsiz manzarası ile yeryüzü cennetidir diyebiliriz.
Fethiye’ye gitmeseniz bile mutlaka gitme listenizde olan bir yerdir, Ölüdeniz. Bu baharda kendinize söz verin ve gitme listenizde olan bu doğa harikası yeri mutlaka gezin deriz.
Ölüdeniz, adını denizinin tuz oranının yüksek olması nedeniyle “ölü” olarak nitelendirmesinden almaktır fakat tam tersi hayatı dolu dolu yaşamak için en güzel yerlerden biridir. Doğanın en güzel halini, Ölüdeniz’e gelerek görebilirsiniz. Hemen sırtındaki Babadağ’dan Ölüdeniz’e yamaç paraşütü ile atlayabilirsiniz. Ya da Ölüdeniz sahilinde güneşlenirken tüm gün sahile konan renkli yamaç paraşütlerinin görsel şölenini izleyebilirsiniz.
Burayı özel yapan vadiye ismini veren kelebekleridir. Burada 50’den fazla kelebek çeşidini görmeniz mümkün. Vadiye Ölüdeniz’den teknelerle veya Faralya Mahallesi’ndeki Likya Yolu’nun devamındaki dik patikadan inerek gelebilirsiniz. Fakat bu yol biraz dik ve risklidir. En güvenli yer denizden gelmektir. Eğer Kelebekler Vadisi'ne gelirseniz mutlaka fotoğraf makinenizi yanınıza alınız çünkü bu eşsiz manzara eşliğinde harika kareler yakalayabilirsiniz.
Saklıkent Kanyonu’nu mutlaka gezilmesi gereken yerler listenize ekleyebilirsiniz. Bu kanyonun buz gibi soğuk suları sizi yazın bile üşütebilir dikkat edin. Kanyonun hikayesi de bize keşfedilmeyen yerlerin hala olabileceği heyecanını hissettiriyor.
Rivayete göre bir çoban keçisini kaybeder ve aramaya koyulur, keçisini bulduğunda ise bu güzel kanyonu keşfeder. Çoban, kanyonu tatilcilere hediye eder. Eğer burada yürüyüş yapmak istiyorsanız plastik ayakkabısız çıkmayın deriz. Sağlıklı bir yürüyüş için bu şart. Yürüyüş, kanyon yamacında tahta bir köprü ile başlıyor. Ayaklarınızın ucundan aşağıya baktığınızda pırıl pırıl akan kaynak suyunu görüyorsunuz.
Unesco Dünya Mirası Geçici Listesi’nde yer alan Tlos Antik Kenti, Likya Kentleri arasında en büyüğüdür. Bu şehrin diğer önemli özelliği ise; Kanatlı At Pegasus ile Kahramanı Bellerophontes’in burada yaşadığıdır. Kentin içinde Kronos Tapınağı, tiyatro, stadyum, hamam ve kayalara gömülü mezarlar yer almaktadır. Tarihi yerleri gezmeyi seviyorsanız burası tam size göre.
Pek çok eğlence mekanı ve otel burada yer almaktadır. Eğlenceyi ve hareketliliği seviyorsanız Çalış Plajı size göre bir yer olabilir. Sahil boyunca yer alan pek çok bar ve kafe sosyal hayatın odak noktasıdır. Fakat size önerimiz, Çalış Plajı’nın hareketliliğine kendinizi kaptırıp gün batımını kaçırmamanız. Güneş ayrı bir güzel batar, Çalış Plajı’nda.
Bir rüya gibi geliyor Köyceğiz
Ve içinde saklı sonsuz güzellikler.
Eşsiz bir doğanın koynunda,
Mavi ile yeşilin birleştiği bir cennet Köyceğiz.
Kemal Bilbaşar
Bir rüyadır Köyceğiz. İçinde güzelliklerin olduğu mavi ile yeşilin birleştiği bir yerdir. Dingin yaşamı ve bakir doğasıyla akıllarda ve kalplerde benzeri olmayan bir yer oluyor. Köyceğiz’e giderseniz havası ile büyülenebilirsiniz. Rüzgara karışmış; çam, narenciye, çiçek ve iyot kokusunun gezinize eşlik edebilir. Hazırsanız Köyceğiz için gezi önerilerimize başlayalım.
Köyceğiz ilçesinde yer alan Yuvarlak Çay, sıcak yaz günlerinde mükemmel bir serinlik sunar. Serin suya ayaklarınızı daldırdığınızda kendinizi bütün olumsuzluklardan arınmış gibi hissedebilirsiniz. Çayın, soğuk sularının üzerinde sallanabilirsiniz. Burada salıncakta sallanırken birbirinden güzel fotoğraflar yakalayabilirsiniz. Çayda yüzmek de mümkündür fakat su çok soğuk ve derin olduğu için biraz risklidir diyebiliriz.
Köyceğiz-Dalyan Özel Çevre Koruma Bölgesi
Bölgenin en önemli noktalarından biri, Dalyan Kanalı üzerinde yer alan İztuzu Plajı'dır.
Bu plaj, caretta carettaların yumurtlama alanı olarak bilinir ve koruma altındadır. Plajın bir kısmı ziyaretçilere açıkken, diğer kısmı caretta carettaların yumurtlama alanı olarak korunmaktadır. Doğayla kucaklaşmak için çok güzel bir yerdir burası.
Sultaniye Kaplıcaları ve Çamur Banyosu
Köyceğiz’de yer alan Sultaniye Kaplıcaları’nın tarihi, binlerce yıl öncesine dayanıyor. Bu kaplıcaların hastalıklara şifa olduğu söyleniyor. Mineral bakımından zengin olan kaplıcalara, Köyceğiz’e gittiğinizde uğramanızı tavsiye ederiz. Toprak bütün kötü enerjinizi alacak ve size iyi gelecektir.
Köyceğiz’in Meşhur Lezzetleri
Köyceğiz’e giderseniz, mutlaka yemenizi tavsiye ettiğimiz lezzetler var. Köyceğiz doğal güzelliklerinin yanında birbirinden güzel yemekleri ile de ünlüdür. Şu yemekleri tatmadan dönmemenizi öneririz: kiremitte kefal balığı, kuzu göbeği mantarı, ördek dolması, tenekede tavuk ve pekmezli kar.
Okurken ağzınızın sulandığını hissedebiliyoruz. Hepsi muhteşem tatlar, her biri ayrı ayrı güzeller, mutlaka denemelisiniz.
Muğla’yı anlat anlat bitmez. Öyle zengin, öyle dolu doludur şehir. Şairlerin, yazarların mest olduğu adlarına şiir yazılacak kadar, en güzel yol ayrımlarının yaşandığı yerdir. Doğasına, gün batımlarına, havasına, insanına, lezzetlerine hayran kalacağınız Muğla’da baharı karşılayın. Kendinize bir güzellik yapın.
İyi gezmeler!